30 Ekim 2012 Salı

                                          ORGANİK PROBLEM
       Beni rahat bırakın, bırakın ki maddeden ayrılabileyim.  Rızam olmadan sürekli açıp kapattığınız kapı, bana açılıyor. Şu kısacık ömrüme sığdırdığım sevgiler, kıskançlıklar, arzular, hayallerimin mahzeni orası. Sizin her kapıyı açışınız beni benden daha uzağa taşıyor, sıradanlaştırıyor.  Dokunuyorsunuz ya en derin yaralarıma, yaşanmışlıklarımı alıyorsunuz ya benden; işte o zaman ölüyorum. Kapıyı kapatıp, çıktıktan sonra, yaşadığımı sanıyorsunuz ama; her seferde daha fazla yitiriyorum. Çığlıklar atıyorum, yalvarıyorum bazen sadece ağlıyorum; bitmesi için. Bitmiyor......

    Ölümü çıkartamayacağınız kadar derinime ittiniz, içimdekini çözmeye çalışırken. Bana baktığınızda gördüğünüz, sadece bir organik problem. Belkide, benim ilk okulda havuz problemlerini çözmeye çalışmaktan vazgeçtiğim gibi, sizinde bu organik problemin çözemeyeceğiniz kadar karışık olduğunu kabul etmenizin zamanıdır. İki yıldır bana sahipsiniz ama sahip olduğunuz beden, var olmayı reddediyor, bu evrende. Varoluşum tek bir amacı kaldı: acı. Beden acıkmıyor, susamıyor, ses çıkartmıyor, hareket etmiyor. Beden maddi dünyada bulamayacağını bildiği birşeyin peşine takıldı, yaşayan bir organizma olma sorumluluğundan kaçıyor. 
     Bıraktığınız yara izleri, benden size açılan bir köprü. İzler, hayatımın imgeleri haline geldi, sizinle onlar aracılığıyla iletişim kurmaya çalışıyorum. Yüklemler ya da özneler kullanmıyorum artık, hatta sıfatlarda. Bedenen varoluşumun tek kanıtı onlar kaldı elimde. Varlığımın kanıtı; yaşayan bir organizma olduğumun tek göstergesi. Bedenimin yara alması, tuhaf bir şekilde mutlu ediyor beni. Bu günlerde tek mutluluk kaynağım, yaralarım. Bana yaşamı hatırlatıyor:

                         "Yaram var. Yaşıyorum."

      Yara izlerim, içimdeki çığlıkların dışa vurumu. Ruhumun haykırışı. Biraz dikkatli bakarsanız izlere, benim orada olduğumu görebilirsiniz. Bırakın elbisesiz bir bedenden daha fazlası olayım. Sessizliğimi size karşı yapılmış bir eylem, varlığımı inkar eylemi. Hayatımda ilk kez devrim yapma ceasaretini taşıyorum.  Kapıyı açmayın....,..

    Umut, beynine yerleşen ur yüzünden, iki yıldır devinimsiz ve sessiz. Yatağını mesken tutmuş, ruhu ve bedeninin varoluş mücadelesini izliyor. Anne ve babasının olururuyla, iki yıl içinde sekiz ameliyat geçirdi. Bir sonraki ameliyatı yirmi gün sonra. İlk ameliyatı dışında, hiçbirinde beyninin kapılarının açılması onun izniyle gerçekleşmedi. 

İzinsiz giriş, yasak ihlali.......

      Bedeni, bir bitkiden daha tepkisiz. Bitkiler suya ulaşabilmek için köklerini suya doğru yöneltir, yapraklarını güneşe doğru döndürür daha fazla ışık, daha fazla yaşam için. Umut ise ışıksız bir evrende.........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder